Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Polemik Başkanlık var, başkanlık var...

        Türkiye’de aslında yaklaşık 30 yıldır konuşulan başkanlık sistemi Recep Tayyip Erdoğan’ın iki gündür verdiği söyleşilerde yaptığı açıklamalarla tekrar gündeme geldi. Konuyu tartışmadan önce Başkanlık sisteminin ne olduğunu, nasıl uygulandığını, türlerini açıklığa kavuşturmakta fayda var. ABD’de de, Afganistan’da da bu sistemin uygulanıyor olmasının yarattığı tezat bunu zorunlu kılıyor. İşte ana hatlarıyla, bu konu hakkındaki soruların cevapları ve uzmanların Başkanlık sistemiyle ilgili değerlendirmeleri.

        * Başkanlık sisteminde ülkenin başında olağanüstü yetkilerle donatılmış halk tarafından seçilmiş bir kişi bulunur. Tüm kamu kurumları dolaylı olarak ya da doğrudan başkana bağlıdır. Ülkenin ordusu, ilgili bakanlığa bağlıdır ve başkan ordunun başkomutanıdır. Başkan vatana ihanet dışında hiçbir suçlama ile yargılanamaz, görevden uzaklaştırılamaz. Başkanın yargılanabilmesi için millet meclisi üyelerinin üçte ikisinin oyu gereklidir. Meclis tarafından onaylanmış bir kanun, başkan tarafından sadece bir kez veto edilebilir. Yüksek yargı atamaları da dahil olmak üzere tüm yüksek kamu görevlisi atamaları başkan tarafından yapılır.

        * Gelişmemiş ülkelerde başkanlar defalarca seçilebilirken gelişmiş ülkelerde bunun önüne geçmek için başkan bir kere y ada en fazla iki kere seçilebiliyor.

        * Parlamenter sistem ile Başkanlık sistemi arasındaki farklara gelirsek… Parlamenter sistemde ülkenin başında cumhurbaşkanı var. Ülkeyi yönetme görevini hükümet üstlenirken, cumhurbaşkanı hükümetin çalışmalarını denetler ve yüksek kamu görevlilerinin atamalarını yapar. Başkanlık sisteminde tüm bu yetkiler tek kişinin elinde toplanır. Parlamenter sistemle cumhurbaşkanı-hükümet arasında güç dağılımı yapılarak denge oluşturulmaya çalışılmıştır. Başkanlık sisteminde ise güç neredeyse tamamen başkanda toplanmıştır.

        * Başkanlık sisteminin avantajları: Başkanlık sisteminin en büyük avantajı yönetim kargaşasına son vermesi. Karar verme yetkisi genellikle tek kişide olduğu için kanunlar çok hızlı bir şekilde yasalaşır. İyi bir yönetimle başkanlık sisteminde ülke çok hızlı bir şekilde kalkınabilir. Özellikle kanun tasarılarının hızlı bir şekilde yasalaşması, acil durumlarda alınacak önlemler açısından başkanlık sistemi faydalıdır.

        * Başkanlık sisteminin dezavantajları: En büyük dezavantajı diktatörlüğe yol açacağı endişesidir. Başkan isterse kendi çıkarına uygun kişileri yüksek kamu görevlerine atayabilir. Gelişmemiş ülkelerde bir kişi yıllarca başkan olarak görev yapabilmektedir. Eğer başkan kişisel olarak başkanlık koltuğunu doldurmakta yetersiz kalırsa ülke hem ulusal sorunların çözümünde bunalıma girer hem de devletler arası ilişkilerde zayıf kalır.

        * Bu değerlendirmelerin çoğu ABD’deki Başkanlık sistemini anlatıyor. Ek olarak, ABD’de iki meclisli bir sistem bulunuyor. Meclis seçimleri ile başkanlık seçimleri ayrı yapılıyor. Senatoya, her eyaletten 2 senatör 6 yıllığına halk tarafından seçiliyor. Temsilciler Meclisi, iki yılda bir her eyaletin nüfusuna göre toplam 435 olarak halk tarafından seçiliyor. Senato üst meclis olarak kabul ediliyor. Yasa teklifleri her iki mecliste de ayrı ayrı görüşülüp kabul ediliyor. Eğer anlaşmazlık olursa uzlaşma kurulları kuruluyor. Her iki mecliste de kabul edilen yasa başkanın onayına sunuluyor.

        * Yarı başkanlık sisteminde, başkan yetkilerini meclis tarafından seçilmiş başbakan ile paylaşıyor. Bu sistemde cumhurbaşkanı doğrudan halk tarafından seçiliyor. Yarı başkanlık sistemindeki amaç, gücün daha fazla paylaşılmasını sağlamak.

        * Yarı başkanlık sistemine örnek olarak; Fransa, Rusya, Portekiz, Mısır gibi ülkeler gösterilebilir. Başkanlık sistemi ile yönetilen ülkeler ise ABD, İran, Arjantin, Brezilya, Endonezya, Kenya, Kıbrıs, Afganistan.

        UZMANLAR NE DİYOR?

        Prof. Çağrı Erhan - Ankara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi

        Daha evvel Turgut Özal’ın ve cumhurbaşkanlığının son döneminde Süleyman Demirel’in de benzer açıklamaları var. Son 30 yıldır, yani 12 Eylül 1980’den bu yana bu konu konuşuluyor. Demek ki tartışılması lazım. Farklı cenahlardan bu kadar üzerinde durulduğuna göre reddedip bir kenara atmak doğru değil. Akademik dünyada da, siyaset dünyasında da konuşuluyor uzunca bir süredir çünkü bu konu. Bu aslında sadece cumhurbaşkanının yürütmenin başında olduğu bir sistem değil. Başkanlık sisteminin dünyada uygulandığı farklı ülkeler var. Mesela ABD’deki başkanlık sistemiyle Fransa’daki yarı başkanlık sistemi veya Rusya’da uygulananla Güney Amerika ülkelerinde uygulananlar farklı. Hangi sistemden bahsettiğimizi açıkça ortaya koymamız lâzım. Türkiye’de sağ siyasetçilerin genellikle referans noktası ABD’deki başkanlık sistemi. Ama ABD’deki siyasi sistemin ortaya çıkış ve gelişimi Türkiye’den çok farklı. O zaman güçler ayrılığı rejiminin katı biçimde uygulanması lâzım. ABD’de böyle. Bakanlar Kurulu üyeleri aynı zamanda milletvekili yani yasama üyesi olamaz. Yasamayla yürütme arasında kesin bir çizgi olmalı. Keza, artık yürütmenin başı olan cumhurbaşkanını denetleyecek bir senatoya, üst meclise ihtiyaç var. Bu daha evvel 1961 Anayasası’yla denendi ama o zaman başkanlık sistemi olmadığı için şu an sözünü ettiğimiz fonksiyonu yerine getirmedi. Bunların ötesinde yöntem çok önemli. Yapılması gereken, tüm siyasal parti temsilcilerinin, akademi dünyasının, iş dünyasının, emek dünyasının, STK’ların katılımıyla geniş bir anayasa kurultayı toplayıp, bunun en az bir yıl çalışması, bu çalışmalarda başkanlık rejiminin de tartışılmasıdır. Böylece ortaya sivil, demokratik bir anayasa taslağı çıkarılır, bu daha sonra mecliste tartışılır son şekli verilir ve referanduma götürülür.

        Prof. Dr. Raşit Kaya - ODTÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Öğretim Üyesi

        Türkiye’ye bu sistemin uymayacağı geçmişte tartışılıp karara bağlanmıştı. 2002 seçiminden önce de bu tartışma yaşandı ve seçimden sonra bu proje ertelendi. Bu sistem Türkiye’ye uymaz. Sistem Türkiye’ye demokratik bir siyasal yaşam getiremez. Ne gelenek olarak, ne siyasal, ne kültürel açıdan ne de toplumdaki şu andaki polarizasyon açısından Türkiye’de böyle bir sistem işlemez. Var olan bölünmeleri arttırarak çok ciddi çatışmalara neden olur. Bir kere Başkanlık sistemi dendiği zaman demokratik işlerlik gösteren bir tek örnek var. O da ABD. Ama ABD’ye baktığımız zaman onların siyasal sistemi ile Türkiye’nin mevcut siyasi sistemi kökten farklı. Aklımıza gelmesi gereken şey şudur; ABD bir federal sistemdir. Türkiye’de başkanlık sistemine geçişle federal sisteme geçişin adımı mı atılıyor? Bu konu öyle akla geldiği zaman telaffuz edilecek kadar basit bir konu değil. Asıl endişe verici olan bu. Bu konuda önce derinlemesine inceleme ve değerlendirmeler yapmak lâzım.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ